Biraz uzun bir yazı
Bu yazı yazılmadan tam 4 gün önce, AKP genel başkanı, kendi partisinin aday tanıtım toplantısında konuşurken, 2018 yılı için çiftçiye mazot ve gübre desteği isteyen bir vatandaşa sinirlenerek; “Gübre desteği de verdik, mazot desteği de verdik, senin haberin yok o zaman, kusura bakma, ya haberin yok, ya devletin verdiği imkanları takip edemiyorsun” dedikten iki gün sonra Özgür Özel’in bu konuyla ilgili bir sorusuna cevap veren AKP meclis grup başkan vekili Özlem Zengin şunları söylüyordu: “Bakan yardımcımızla biraz önce görüştüm, son 10 yılda Şubat ayında mazotla alakalı bir destek ödemesinin şimdiye kadar hiç yapılmadığını belirtti”. Bu cevabın üzerine herhangi bir cümle ya da yorum eklemek gerekmiyor sanırım.
AKP genel başkanı, yerel seçimleri beka meselesi boyutuna taşıdığı andan itibaren, meclise ve dolayısıyla kendisine, seçimlerin ertelenmesi hakkı tanıyan anayasadan hiç söz etmiyor. Bu ülkede yaşayan bir yurttaş olarak sözgelimi ben, partisinin yerel seçimi kaybetmesi durumunda ülkenin bekasının tehlikeye gireceğini sürekli dile getiren AKP genel başkanının böyle bir tehlike hasıl olmuşsa neden seçimleri ertelemediğini düşünenlerdenim. “Anayasa orada, sen de buradasın” diyenler ne kadar da haklı.
MHP Ordu milletvekili Cemal Enginyurt’un birkaç gün önce kurduğu; “Bu HDP kapatılsın, meclisten toptan defedelsin” cümlesini sadece bir istek, bir temenni şeklinde değil ama aynı zamanda AKP-MHP koalisyonunun özellikle son iki aydır yürüttüğü aynı yöndeki bir kampanyanın da bir dışa vurumu olarak okumak mümkün.
İstanbul Kartal’da çöken ve yaklaşık 20 yurttaşın ölümüne neden olan kaçak bina ile ilgili bazı isimler dillendiriliyor. Bu isimler arasında Erzurum Pazaryolu doğumlu olan Mehmet Sekmen de var. Mehmet Sekmen Kartal Milli Gençlik Vakfı’nda aktif siyaset hayatına başlamış ve Kartal’da iki dönem de belediye başkanlığı yapmış. Sekmen’in görev yaptığı sürede ise çok sayıda kaçak yapı iddiası var. Çöken Yeşilyurt Apartmanı’na vergi beyanı başvurusu yapıldığı yıl Sekmen, dönemin İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu tarafından görevden alınmış. Sonradan İstanbul 2. İdare Mahkemesi tarafından göreve iade edilen Sekmen’in görevden alınmasına ilişkin iddialar ise şunlar: Belediyede işçi olarak çalışırken, iş akdi feshedilen Kartal Milli Gençlik Vakfı (MGV) Başkanı Güven Yaman’ın ortağı olduğu Yamanlar şirketine iki kamyonu usulsüz kiralamak. Daha az kıdemli olduğu halde bazı memurları, siyasi ve keyfi nedenlerle yükseltmek; bazı memurları da cezalandırmak. İdari Mahkeme kararlarını uygulamamak. REFAH PARTİSİ’nden kişi ve kuruluşlara ayrıcalık tanımak, muvazaalı yöntemlere başvurmak. Bu arada bir dipnot ekleyelim; çöken bina 6 kat olarak ruhsatlandırılmış, fakat daha sonra hak sahipleri projeye 2 kat daha ilave edince, katlarda 4 daire oluşmuş. Şu anda AKP’den Erzurum büyükşehir belediye başkanı olan ve Kartal’da da 2 dönem belediye başkanlığı yapmış olan Mehmet Sekmen ismini aklınızın bir köşesinde tutun deriz.
2014’te dönemin Başbakanı Erdoğan, TBB Başkanı’na kızarak ‘Siyaseti seviyorsan çıkar cübbeni’ demişti. Beş yıl sonra Feyzioğlu, cübbesini çıkarmadan siyasete dalış yaptı. 30 Ocak’ta “AK Parti Rize İl Başkanlığı”nı ziyaret etti ve “millilik” mesajı verdi. “Milli bir duruşa ihtiyaç var. Milli konularda, milli beraberliği sağlamlaştırmalıyız. Her milli meselede kenetlenmeliyiz” falan dedi. Bugüne dek onlarca avukat tutuklandı, gözaltına alındı, yargılandı, tehdit edildi, tartaklandı, duruşma salonlarından atıldı ancak Feyzioğlu’ndan bunlara karşı kararlı bir tepki, bir söz, bir çıkış görülmedi, duyulmadı. Her konuda konuştu, tweet attı ama söz konusu yaşanan hukuksuzluklar, adaletsizlik olunca sessizliği tercih etti. KHK ile kapatılan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı’yla birlikte 5 avukatın hukuksuz yargılamalara ve cezaevindeki baskılara dikkat çekmek için 24 Ocak’tan beri açlık grevinde olmaları da umurunda olmadı. Belli ki ona göre bu konu Türkiye Barolar Birliği’nin konusu değildi. AKP ve MHP hariç muhalefet partilerinin belgelediği sahte ve yığma seçmenler konusunda da hükümet ortağı gibi konuşmayı tercih etti. Ona göre sahte seçmen filan yoktu, bu “dış mihrakların oyunu”ydu. Antalya, Adana, İzmir ve Ankara barolarından avukatların yaptıkları açıklamalarda TTB Başkanı Feyzioğlu’nun avukatlık kanununun ilgili maddesi gereğince kendisine yüklenen görevi yerine getirmeyip popülist yaklaşımları tercih etmesinin kabul edilemez boyutlara ulaştığı belirtildi. Adana Barosu, istifaya çağırdığı Feyzioğlu için “Barolar Birliği Başkanı avukat Metin Feyzioğlu asli görevlerini unutarak birliğe atanmış bir kayyım gibi davranmaktadır” dedi. Antalya Barosu TTB delegasyonu, Feyzioğlu’nun “mesleğin ve meslektaşların, özetle Türkiye’de savunma kurumunun sorunlarını tespit ve çözümü yerine belli siyasi odaklara mesaj veren popülist yaklaşımlar içinde olduğunu” söyledi. İzmir Barosu delegeleri, Feyzioğlu’na “hükümet temsilcisi gibi hareket etme hak ve yetkisine sahip değilsiniz” diye seslendi. Ankara Barosu ve TBB delegeleri çok sert bir açıklama yaptı ve “Sözlerini bitirirken yargıyı güvenilir kılmanın gerekliliğinden bahseden Sayın Feyzioğlu’na tüm kalbimizde katılıyoruz. Biz de, tam da yargıyı güvenilir kılmak için üzerinde görünmez cübbesiyle parti ziyaretlerinde bulunan ve ülkemiz için tek başına “makro-ekonomik politikalar” üreten Metin Feyzioğlu’na cübbesini çıkartarak gireceği siyaset yolunda başarılar diliyor; Cübbelerimiz ile kendisini uğurluyoruz” dedi… Ben kendi adıma, Metin Feyzioğlu’nu arık iyice gün yüzüne çıkan “tırsmalarını” ilgiyle ve ibretle takip etmeyi sürdürüyorum.
AKP genel başkanı partisinin Sivas mitinginde konuşurken bir ara; “Sivas Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’ni biz kurduk. Bizden önce Sivas’ta üniversite var mıydı? Yok. Bizimle beraber Sivas’a üniversite geldi” demişti. O bu cümleleri kurar ve dillendirirken Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nin resmi web sitesinde üniversitenin tarihine ilişkin, “Ülkemizin yüzölçümü bakımından ikinci büyük şehri olan Sivas’ta, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, Cumhuriyetin kuruluşunun 50. yılı anısına, 1974 yılında kanunlaşarak 11000 dönüm arazi üzerinde kurulmuştur. 1974 yılında Tıp Fakültesi ile eğitime başlayan Cumhuriyet Üniversitesi bünyesinde bugün, 17 Fakülte, 4 Enstitü, 1 devlet konservatuarı, 5 Yüksekokul, 14 Meslek Yüksekokulu ile 56.431 öğrenciye hizmet vermektedir” cümlesi yer almaktaydı. AKP genel başkanı daha önce de, 1992 yılında kurulan Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi’ni, yine 1992 yılında kurulan Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi’ni ve 1987 yılında İzmir’de kurulan havaalanını da tıpkı 1974 yılında kurulan Sivas Cumhuriyet Üniversitesi gibi “hatırlamamıştı”.
CHP İstanbul milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, geçtiğimiz günlerde İstanbul’da düşen ve içindeki askerlerin hayatlarını yitirmelerine neden olan helikopter kazasıyla ilgili yayınladığı twitter mesajlarında; “Şehitlerimizin ailelerini hastanede ziyaret ettim. Gözyaşları içindeki bir kadınımız “helikopterde bulunan eşinin uçuştan önce kendisine telefon ederek helikopterin arızalı olduğunu” söylediğini söyledi. Havuz medyası bu bilgileri veremez (…) Televizyonlar, gazeteciler gelip gerçeği araştırmak yerine yetkililerin standart açıklamalarını verip, varsayımlar üzerine uzmanları(!) konuşturup gerçeği karartıyorlar. Yazıklar olsun” derken, kurduğu bu cümleler o hengame arasında kaynayıp gitti.
CHP 26. Dönem İstanbul Milletvekili, gazeteci Barış Yarkadaş, AKP’nin tanzim satış çadırları açması meselesine ilişkin olarak kendi sosyal medya hesabında yayınladığı mesajlarında; “AKP, inşaat sektörünü de çökerttiği için artık başka arayışlara girdi. Onlara para lazım.. Dün gece Halk tv’de Gürkan Hacır’ın programında da anlattım. AKP, yeni bir Hal Yasası üzerinde çalışıyor. Hal esnafını bu yüzden hedef gösteriyorlar. Peki dertleri ve hedefleri ne? Yeni Hal Yasası ile 170 olan Hal sayısını 35’e düşürmek; hallerin yerine ise Meyve Sebze Toplama Merkezi adı altında yeni bir ağ kurmak istiyorlar. Böylece, yandaşların yöneteceği MSTM’ler, yeni bir TEKEL haline gelecek. Köylü, ürününü sadece bu merkezlere satabilecek. Bu yeni tekeller, rekabet ortamı olmadığı için, ürünü istediği fiyata alacak. İlçelerdeki haller kapatılacağı için, Antalya Gazipaşa’daki manav, 10 kasa domates alabilmek için 100 kilometre ötedeki Antalya Hali’ne gitmek zorunda kalacak. Bu da manavın etiketine yansıyacak. İşin özeti şu: AKP tarımı bitirirken, kendisine yeni bir TEKEL oluşturmanın da zeminini yaratıyor. Kent merkezine çadır kurup, bir kilo kotalı patlıcan satarak, popülizmin doruğuna çıkıyor. Yoksullaştırılan halkımız ise günü kurtarmak için saatlerce kuyrukta bekletiliyor” dedi. Yarkadaş’ın bu iddiaları şu ana kadar yalanlanmadı.
Üsküdar Belediyesi, AKP genel başkanının oğlu Bilal Erdoğan’ın başkan vekilliği yaptığı İlim Yayma Vakfı’na Bulgurlu Mahallesi’nde bir taşınmazı 49 yıl süreyle bedelsiz olarak verdi. Bu nasıl iştir diyen çıkmadı.
Son olarak birkaç cümle de CHP ve belediye başkan adaylarına ilişkin olsun…
Bir tarafta Mehmet Fatih Bucak isimli gerici-faşist bir şahsı, diğer tarafta ise Alper Taş gibi bir “sosyalisti” aynı anda aday yapabilen bir parti için ben söylenecek pek fazla bir şey olduğunu düşünmüyorum artık. Mehmet Fatih Bucak isimli gerici-faşist bir şahsın aday gösterildiği bir partide Alper Taş’ın neden ve nasıl aday olmayı kabul ettiği konusunda da söylenecek pek fazla bir şey olduğunu düşünmüyorum. 2004 yerel seçimlerinde Genç Parti diye bir çöplüğe gidip aday olan ve böylelikle AKP adayına seçim kazandıran Selami Değirmenci’nin bu kez de DSP diye bilinen, adı var, kendi yok bir “parti”ye gidip aday olmasıyla ilgili de söylenecek pek fazla bir şey olduğunu düşünmüyorum. “Dünürler” meselesiyle ilgili olarak ise bir tek kelime etmenin bile kendi adıma bir zulüm olacağını belirtmek istiyorum. Ahlaksızlık, ilkesizlik, omurgasızlık gibi kelimeler benim öteden beri, bulduğum her fırsatta kullandığım kelimelerdir. Ana dilimiz öyle pek fazla zengin bir dil olmadığı için, yıllardır bunlarla idare ediyorum. Unutmadan bir dipnot düşmeliyim: CHP bir yok oluşa doğru hızla yol almaktadır, bunu engellemenin temel koşullarından birisi de, Kılıçdaroğlu ve çetesinin CHP’den kovulmasıdır.
Sevgiyle, dirençli ve hep uyanık kalın!