Algı Yaratmak mı, Gazetecilik mi?
Bazı yerel gazetecilerin Silivri Belediyesi ve Bora Balcıoğlu’na yaptığı eleştiriler algı operasyonu ve menfaat beklentilerinin gölgesinde kalıyor. Gerçekler çarpıtılıyor, hizmetler yok sayılıyor, yerel basına gözdağı veriliyor.
Geçtiğimiz günlerde yerel basında Silivri Belediyesi ve Belediye Başkanı Bora Balcıoğlu hakkında ağır iddialar ortaya atıldı.
Ancak yazıların bütününe baktığımızda, kamuoyunu bilgilendirmekten çok, algı yaratmaya dönük bir dilin hâkim olduğunu görmek mümkün.
Yazıda ve paylaşımlarda, Silivri’de hiçbir hizmet yapılmadığı, belediyede başıboşluk olduğu, rutin hizmetlerin aksadığı şeklinde kesin ifadeler kullanılıyor.
Oysa bu tür iddiaların herhangi bir veri, belge, rapor ya da somut örnekle desteklenmediğini görüyoruz.
“Hiçbir hizmet yok” demek, en hafif tabirle gerçeği çarpıtmaktır.
Oysa Belediyenin günlük faaliyetleri ve yatırımları ortadadır.
Festival eleştirileri ise tam bir komedidir.
29 mahallesi olan Silivri ilçesinin Selimpaşa, Çanta, Ortaköy, Değirmenköy, Kadıköy Sayalar vb. yerleşimleri özellikle kendine has ürünlerle ve tarımla iştigal eden yerlerdir.
Bu yerlerin ve ürünlerinin tanıtımının yapılması belediyenin esas görevleri arasındadır.
Ayrıca yöre halkının da moral seviyesini yükselten konserlerin yapılması kadar doğal bir şey yoktur.
Menfaat Beklentisi Boşa Çıkınca…
Yerel basında zaman zaman karşılaşılan bir durum da kişisel beklentilerin siyasete ve belediyeciliğe yansıtılmasıdır.
Menfaat peşinde olan yerel basın mensuplarının sert üslup ve ölçüsüz iddiaları, kamuoyunda “acaba bir beklenti karşılanmadığı için mi bu kadar hırçın yazılar kaleme alınıyor?” sorusunu akla getirmektedir.
Kelime Oyunlarıyla Algı Oluşturma
Örneğin, Çeltik Mahallesi’nde atılan sağlık merkezi temeli üzerinden yapılan eleştiriler de bu algı yönetiminin bir parçası.
“Sağlık evi” ile “sağlık merkezi” ayrımını büyüterek, yapılan yatırımı küçümsemek, halka “kandırılıyorsunuz” diyerek tepeden bakmak, objektif gazeteciliğin değil, manipülasyonun göstergesidir.
Bazı basın mensuplarının Klinker tesisi üzerinden yapılan Sözde “Çimento Fabrikası” paylaşımları ise basın tarihine kara bir not olarak düşmüştür.
“Kim karşı çıkacak, kim üç kuruşluk menfaat için destek olacak” diye yazıp meslektaşlarını hedef göstermek, gazetecilik değil, düpedüz tehdit ve gözdağıdır.
Tilki benzetmeleriyle süslenen bu paylaşım, aslında en çok yazanın niyetini ele veriyor: Kendi çıkarına göre basını dizayn etmeye çalışmak.
Eleştiri Hakkı Ayrı, İtibar Saldırısı Ayrı
Gazetecinin görevi, kamu yararını gözeterek yanlışları ortaya koymak, doğruları savunmaktır.
Ancak hakikati eğip bükmek,
Yapılanı yok saymak,
Kişisel öfke ya da beklentiyle yazı kaleme almak,
Eleştiri değil algı operasyonudur.
Bu durum hem gazetecilik mesleğine zarar verir hem de toplumun doğru bilgi alma hakkını ihlal eder.
Sonuç olarak; Bu tür yazılar kamuoyunu bilgilendirmekten çok algı oluşturmaya yönelik, ölçüsüz iddialarla dolu bir metin olarak kayıtlara geçti.
Silivri’nin geleceğini tartışacaksak, bunu yalan, algı, abartı ve manipülasyonla değil; somut veriler, projeler ve gerçekler üzerinden yapmalıyız.