Yatırım Onaylı, Halk İş Bekliyor; Çevreciler Yine “Hayır” Dedi
Silivri Çanta’daki klinker tesisi yatırımına çevrecilerden yine tepki. Bakanlık onaylı projeye karşı çıkanların iddiaları tartışma yarattı.
Silivri’nin Çanta Mahallesi’nde yapılacak olan klinker tesisi, tüm yasal izinlerini alıp Bakanlık tarafından onaylanmasına rağmen, çevreci grupların hedefi haline geldi. Silivri Çevre Derneği ve Demokrasi Platformu, alışıldık şekilde yine ortaya çıkarak “felaket tellallığına” soyundu.
Basın açıklamalarında tesise fabrika algısı yaratarak tarım alanlarını yok edeceğini, halk sağlığını tehdit edeceğini iddia eden bu gruplar, her yatırımda aynı söylemleri tekrarlayarak kamuoyunu yanıltmaya çalışıyor. Oysa ortada bilimsel verilerle hazırlanmış, devlet kurumları tarafından onaylanmış bir ÇED raporu bulunuyor.
Ancak tesisin sahibi Boğaziçi Çimento Sanayi ve Ticaret A.Ş., Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı’ndan onaylı ÇED raporuna sahip. Ruhsatlandırılmış olan proje, resmi makamlarca uygun görülmüş durumda. Yani yatırım tüm yasal ve bilimsel süreçleriyle güvence altına alınmış.
Buna rağmen çevreci grupların açıklamaları ve destek aldıkları çıkarcı, taraflı yandaş basın mensupları “toplumu manipüle eden raporlar” ve “doğayı yok eden yatırım” gibi söylemleri öne çıkartma gayreti içinde bulunuyor.. Oysa uzmanlar, fabrikanın modern teknolojilerle çevreye zarar vermeden çalışacağını, bölgede iş imkanı yaratacağını ve inşaat sektöründe ihtiyaç duyulan hammaddenin karşılanacağını belirtiyor.
“Yaşamı savunuyoruz” sloganıyla ortaya çıkan bu çevreci oluşumların, yatırım ve kalkınma söz konusu olduğunda sürekli aynı nakaratı dillendirmesi artık şaşırtmıyor. Bölge halkına istihdam, Silivri’ye ekonomik canlılık getirecek bir tesis, onların gözünde her zaman “tehlike” olarak sunuluyor.
Belediye üzerinden algı yaratılmasının, bazı çıkar odaklı kalemşörler tarafından toplumu kışkırtmak amacı taşıdığı iddia ediliyor. Silivri’deki muhalefet temsilcilerinin de bu konuda sessiz kalması, projenin siyasi anlamda da destek gördüğünü düşündürüyor.
Tesisin sağlayacağı iş imkanlarını, inşaat sektöründe yaratacağı katkıyı görmezden gelen bu gruplar, gerçekleri çarpıtarak kendi dar ideolojik bakış açılarını dayatmaya çalışıyor.
Kamuoyunda ise giderek daha fazla kişi, bu tür “yatırım düşmanı” açıklamaların bölgenin gelişmesini engellemeye yönelik olduğunu dile getiriyor. Görünen o ki; bazı çevreci dernekler için halkın iş, aş ve kalkınma ihtiyacından ziyade manşetlik sloganlar daha önemli.